
Çoğumuzun bildiği bu öykü, hepimize çok basit gibi gelir. Ama içerdiği mesaj ve ahlaki boyutu ile evrenseldir. Ne yazık ki çoğumuz bu öykünün verdiği ahlaki dersi tam kavrayamayız ve yaşantımıza yansıtamayız. Bu nedenle her şeyi altına çevirecek gücü elimizde bulduğumuz zaman, sonuçları bazen kendimiz, bazen de çevremiz için ağır olabilmektedir. İşte tarih, aşırı güç verilen yöneticilerin, toplumlarına ve çevrelerine ödettikleri ağır bedellerin örnekleri ile doludur. En belirgin örneği, Faşist Hitler'in ülkesine ve dünyaya çektirdiği acılardır.
Son zamanlarda gelişen olayları hepimiz ibretle izlemekteyiz. Gücü sınırsız gibi gözüken insanların ne hale düştüğünü, ülkeye ve yakınlarına nasıl zarar verdiklerini takip etmekteyiz. Aslında ülkeyi seven herkesin bilgece davranıp, ülkemizin geleceği hakkında kafa yorması gerekmektedir. Ülkemiz çok sesli, çok inanışlı, etnik yapısı heterojen bir ülkedir. Eğer anayasa ve yasalardaki antidemokratik maddeler ayıklanmazsa, kuvvetler ayrılığı ilkesi tüm kurumları ile batı standardında oturmazsa, bu tür sıkıntılar periyodik olarak yaşanacaktır. O zaman hiç kimseyi ötekileştirmeden, bu ilkeleri hayata geçirecek adımlar atılmalıdır. Peki bu adımlar nasıl atılacak? İstediğiniz kadar güçlü bir iktidar olun, ülkemizde yaşayan toplulukları, değişik siyasi görüşe ve inanca sahip insanları toptan yok etmeniz mümkün değildir. Bu topluluklardan herhangi birisi siyasal iktidar hesabına katılmadığı sürece siyasal krizlerden kurtulamayacağımız muhakkaktır. O zaman toplumun önderleri, herkesi kucaklayacak ilkeler ile, dürüst, temiz toplumu hazırlayacak koşulları organize etmeleri gerekmektedir.
Ülkemizin her tuttuğunu altına çeviren tam yetkili Midas'lara ihtiyacı yok. Tam tersine "Eşek Kulaklı Midas" gibi uzun kulakları ile toplumun her kesimini dikkate alan, dürüst, bilge yöneticilere ihtiyacı var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder