19. yüzyıla gelince durum tamamen değişmişti. Burjuva devrimlerinin getirdiği yeni bir sınıf ve bu sınıfın değer yargıları toplumda ön plana çıkmaya başlamıştı. Bu sınıfın oluşturduğu anlayış kadının rolünü de değiştirdi. Kadın iffetli, zayıf, nahif bir imaj kazanmaya başladı. Piyano çalan, nakış işleyen, ev kadını olarak öncelikle kocasını mutlu etmek üzere yetiştirilen kadın profili sanatta ön plana çıktı. Bu yeni durum, özellikle edebiyatta kendini göstermiştir. Bu akımın en tipik örneğine ünlü İngiliz yazar Jane Austen ve romanlarında rastlanır. İffetli, koca arayan kadınlar o zaman yazılan romanların başta gelen karakterleriydi. 19.yüzyılda müzikte de içe dönük bir yapı gelişmiş ve romantizm akımı hakim hale gelmeye başlamıştı. Edebiyat ve müzik sanatında kırılmaya müsait, zayıf, nahif kadın tipi ön plandaydı. Belirgin tema aşktı. Kadın erkeğin yanında ikinci sınıf bir roldeydi.
Ama 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bu eğilim değişmeye başladı. Özellikle bu değişim yüzyılın son çeyreğinde hızlandı. Peter Wicke'den alıntılayalım "...eğlence tiyatrolarında başlayan kankan danslarıyla kadın geleneksel zayıf yaratık rolünden sıyrılmaya başladı. Kankan, kadınların tek başlarına veya grup olarak yaptıkları bir danstı. Baştan çıkartıcı bir şekilde eteklerin havaya kaldırılışı ve bacakların yukarıya doğru fırlatılışı bu dansa dişiliği kutsayan bir tören görünümünü veriyordu. Öyle ki, dişi bedeninin sihirli güçleri, dansın törensel akışı içinde zincirlerini kopararak serbest kalmaktaydı...". Bu dansın Paris'teki merkezi Moulin Rouge isimli gece kulübüydü. Empresyonist ressamlar o zaman ki kankan dansını bol miktarda resmetmişlerdir. Ayrıca kovboy filmlerinde de çok sık rastlarsınız bu dansa.
Kadının serbest kalmasının ve değişiminin operadaki ilk örneği 1875 yılında Georg Bizet'nin bestelediği Carmen operasıdır. İlk sahnelendiğinde yerleşik opera değerlerine ve ahlakına aykırı olarak değerlendirilen ve eleştirmenler tarafından topa tutulan bu eser, kısa bir süre sonra sahneden kaldırılmıştı. Bizet bu olaydan 3 ay sonra 37 yaşında ölmüştür. Bazıları operanın yarattığı düş kırıklığı nedeniyle bestecinin üzüntüden öldüğünü söylerler. Ama bu durum ne kadar doğrudur, pek bilinmez.
Georg Bizet'nin ölümünden birkaç yıl sonra Carmen operası çok büyük başarı kazanmıştır. Günümüzde en çok sahnelenen eserlerden birisidir. Operanın baş kadını bir tütün fabrikasında çalışan, ateşli ve çok güzel bir çingene kızı, Carmen'dir. Aşkı kullanmakta çok serbesttir ve baştan çıkarıcıdır. Bıktığı zaman başka denizlere yelken açar. Ama bu uçarı tabiatı onun sonu da olur. Baştan çıkardığı ve sonra terk ettiği, Carmen uğruna birçok şeyi feda eden Don Jose tarafından kıskançlık sonucu öldürülür.
Carmen aslında müziği ve karakteristik tipleri ile İspanya'yı temsil eder. Ama ilginçtir, Bizet İspanya'ya hiç gitmemiştir. Bu anlamda Carmen'i çok beğenen ünlü düşünür Nietzsche'nin bir cümlesini aktarmak istiyorum: "Müzik neşeli, ama bu bir Fransız ya da Alman neşesi değil. Onun neşesi Afrikalı; kader onun üzerinde asılı duruyor. Mutluluğu ise kısa, ani ve bağışlamaz". Gerçekten de Carmen operasının neşeli bir yapısı olmasına karşın, aslında büyük bir dramı içermektedir. Bizet çok güzel vermiştir bu havayı.
Carmen aslında müziği ve karakteristik tipleri ile İspanya'yı temsil eder. Ama ilginçtir, Bizet İspanya'ya hiç gitmemiştir. Bu anlamda Carmen'i çok beğenen ünlü düşünür Nietzsche'nin bir cümlesini aktarmak istiyorum: "Müzik neşeli, ama bu bir Fransız ya da Alman neşesi değil. Onun neşesi Afrikalı; kader onun üzerinde asılı duruyor. Mutluluğu ise kısa, ani ve bağışlamaz". Gerçekten de Carmen operasının neşeli bir yapısı olmasına karşın, aslında büyük bir dramı içermektedir. Bizet çok güzel vermiştir bu havayı.
Eserden bazı ünlü bölümleri dinletmek istiyorum. Önce eserin en ünlü parçalarından birisi olan, Carmen'in güzelliği ve şuhluğu ile "aşk asi bir kuştur" şarkısını söylediği "Habenera" yı dinleyelim...
Carmen'in genel havasına ters olan ama çok meşhur bir arya olan Micaela'nın aryasını ünlü soprano Anna Moffo'nun sesinden dinletmek istiyorum. Tıklayınız...
Çok sevilen bölümlerden birisi de Toreodor'ların marşı ve korosudur. Bu bölümü de dinletmek istiyorum. .
Ayrıca Carmen'in Don Jose ile yaptığı düet de çok güzeldir. Bu düette Carmen'in baştan çıkarıcı yönü çok güzel anlatılmış. Dinlemek ve seyretmek için tıklayınız...
Carmen operasının açtığı yoldan birçok besteci geçmiş ve güzel eserler bestelemişlerdir. Bu eserlerden birisi olan Camille Saint-Saens'ın Delilah operasından çok ünlü bir dansı dinletmek istiyorum. Bu güzel eseri dinlemek için tıklayınız...
Carmen'in genel havasına ters olan ama çok meşhur bir arya olan Micaela'nın aryasını ünlü soprano Anna Moffo'nun sesinden dinletmek istiyorum. Tıklayınız...
Çok sevilen bölümlerden birisi de Toreodor'ların marşı ve korosudur. Bu bölümü de dinletmek istiyorum. .
Ayrıca Carmen'in Don Jose ile yaptığı düet de çok güzeldir. Bu düette Carmen'in baştan çıkarıcı yönü çok güzel anlatılmış. Dinlemek ve seyretmek için tıklayınız...
Carmen operasının açtığı yoldan birçok besteci geçmiş ve güzel eserler bestelemişlerdir. Bu eserlerden birisi olan Camille Saint-Saens'ın Delilah operasından çok ünlü bir dansı dinletmek istiyorum. Bu güzel eseri dinlemek için tıklayınız...
Kadının özgürleşmesinin tarihsel gelişimi Lane del Rey'ın Carmen başlıklı klibinde çok güzel anlatılmış. Ben çok beğendim. Sizinde beğeneceğinizi zannediyorum. Dinlemek için tıklayınız...
Yine de ne kadar özgürleşirse özgürleşsin, kadınlar için yapılacak daha çok şey var. Hala çok sayıda kadının şiddet kurbanı olduğu bir ülkede ve dünyada yaşıyoruz. Demokratikleşmenin birinci kuralı kadınların tam anlamıyla özgürleşmesidir. Yeni oluşan meclisimiz şimdiye kadar en yüksek sayıda kadın milletvekillini içermektedir. Kadınlar hayatımızın en önemli parçasıdır. Yaşamın çiçekleridir onlar. Bırakalım mecliste ve hayatımızın birçok alanında çok sayıda çiçek açsın.
Kaynak.
- Peter Wicke. Mozart'tan Madonna'ya popüler müziğin bir kültür tarihi. Çav: Serpil Dalaman. YKY Yayınları. İstanbul, 2004
- İrkin Aktüze. Müziği okumak. Cilt-1. Pan Yayıncılık, İstanbul, 2004
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder