Patetik Senfoni, Çaykovski'nin en çok bilinen ve çalınan eserlerinin başında gelir. Kendi yönetiminde ilk kez çalındıktan 9 gün sonra koleradan veya tam bilinmeyen bir hastalıktan ölmüştür. Kazandığı büyük başarıyı görememiştir maalesef. Fırtınalı geçen hayatını anlatır bu senfonide besteci.
Eğer ölümü koleradansa, ne acı böyle bir bestecinin bu hastalıktan kaybı. İnsana hayal gibi geliyor. İşte dünyanın gerçeği bu. 19.yüzyılda enfeksiyon hastalıklarının oluşturduğu salgınlardan binlerce insan ölüyordu. Kolera enfeksiyonu da bunlardan birisiydi. Aslında pisliğin ve kanalizasyonun suya karışmasından oluşan bu hastalığa, o zamanlar bile oldukça modern bir şehir olan Moskova'da rastlanması ilginç, değil mi? Eyy, büyük besteci, hangi koşullarda yakalandın koleraya?
İrkin Aktüze'den okuyalım Patetik Senfoniyi. Çaykovski'nin kardeşi Modest senfoniye bu adı vermiştir. Yine Modest'in anlattığına göre, "Acılar, özlemler ve heyecanlarla geçen yılları, iyiye ve güzele bağlılığın dile getirildiği bir senfonidir bu." Özellikle birinci bölümde hissedersiniz bu duyguları.
"Duyguların açıklanabileceği bir kişinin varlığının verdiği huzur ve mutluluğun yitirilmesiyle duyulan burukluk," olarak tanımlanan 2.Bölüm, neşeli ve zarif tempodadır ve 1. Bölümle büyük bir kontrast oluşturur. Çaykovski'nin deyimiyle, "Gözyaşlarıyla gülümseyerek," zarif bir vals gibi gelişen bu bölüm, daha sonra hafif bir melankoliye bürünürse de yine eski neşesine kavuşur. Gözyaşlarıyla gülümsemek; ne kadar anlamlı değil mi? Hiç denediniz mi gözyaşlarıyla gülümsemeyi? Bir acının içindeyseniz ve gözyaşlarınız akıyorsa, gülümseyebilir misiniz acaba.? Keşke yapabilsek bunu...
3. Bölüm "Müzikçi olarak kazanılan başarının verdiği heyecan ve gururu canlandırır.
4. Bölüm ise bir ölüm habercisidir. Son yıllardaki yalnızlığı ve hüznü, gelecekteki ölümü arzulamayı anlatır besteci. Yaşamın zevkleri bitmiş, onun yerini bir veda şarkısı almıştır. Çaykovski çok az bestecinin cesaret edebileceği ağır bir bitişi yeğlemiş, adeta kendi ölümü için bir orkestral requiem (ölüm müziği) bestelemiştir.
Ne kadar ilginç değil mi? Besteciler ölümü hissediyorlar ve en güzel eserlerini ölümlerine yakın oldukları bir zamanda, bir müzik şeklinde besteliyorlar. Tıpkı Mozart'ın Requiem'i bestelemesi gibi.
Selam olsun hayatımıza renk katan bu güzel bestecilere...
Annem hasta, her an kaybettiğimin haberini alabilirim. Acaba bu haberi aldığım zaman gözyaşlarımla gülümseyebilecek miyim?
Richard Chamberlain'ın baş rolünde oynadığı "Yalnız Kalpler" isimli filmini hatırlarsınız, Çaykovski'nin hayatını çok güzel anlatıyor. Özellikle Patetik Senfoninin çalındığı bölümlere dikkat ediniz.
Hadi gelin dinleyelim Patetik Senfoniyi! Lütfen tıklayınız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder