"İnsan çabasının sınırı olmamalı. Hepimiz farklıyız. Hayat kötü gözükse bile, her zaman yapabileceğiniz, başarabileceğiniz bir şey vardır. Yaşam olduğu sürece umut vardır". Bu cümleleri hafta sonu kızımla birlikte izlediğim bir filmden aldım. Filmin ismi "Her Şeyin Teorisi". İngilizce ismi ise "The Teory of Everything" . Ünlü fizikçi Stephen Hawking'in hayatından bir kesiti anlatıyor.
Film, biyografi olmasına karşın çok güzel işlenmiş bir senaryosu var. Reji birinci sınıf. Mekan, kostümler ve anlattığı dönem çok güzel betimlenmiş. Ama filmi film yapan, başrol oyuncusu. Olağanüstü rol yapıyor. Bu rolüyle Oscar aldı Eddie Redmayne. Ama Oscarı bu denli hak eden başka bir aktör hatırlamıyorum ben. Sadece başrol oyuncusu için film bir kaç kere izlenebilir. Diğer oyuncularda çok iyi ve rollerinin hakkını fazlasıyla veriyorlar.
Filmden uzun uzun bahsetmeyeceğim. İzlediğiniz zaman bana hak vereceksiniz. Ama burada değinmek istediğim kişi, Stephen Hawking. Onun yaşamını çoğumuz biliyoruzdur. ALS hastalığının pençesindeki bu bilim adamına karşı saygım, filmi izledikten sonra çok daha fazla arttı. Gerçekten de olağanüstü bir kişi ve yıl mamanın, mücadele etmenin en önemli örneklerinden birisi Hawking. Şu anda 73 yaşında ve hala tüm hızıyla çalışmalarına devam ediyor. Bilime yeni ufuklar açıyor.
Çoğumuzun yaşamımızda umutsuzluğa kapıldığımız dönemler olmuştur. Ben de yaşadım bu duyguları ve yaşayan çok insan gördüm. Ama insan bir şekilde umutsuz durumlardan çıkabiliyor. Yeter ki umudunu ve mücadele azmini kaybetmesin. Bu durum ülkeler için de söz konusu. Umutsuzluk eğer toplumu etkisi altına alır, onu esir ederse, için için kemirir, posasını çıkarır. Bu nedenle umutsuzluk aşılayan veya içeren tüm söylemlerden rahatsız olurum.
Bazı insanlar geçmişi çok özlerler ve geleceğe hep karamsar bakarlar. Halbuki gelecek, çoğu zaman geçmişten daha güzeldir. Yeter ki bakış açımız iyimser olsun, umut dolu olsun. Barış rüzgarlarının estiği ülkemizde umudumuzu yeşertmemiz ve canlı tutmamız için bir çok olumlu gösterge var. Büyük usta Yaşar Kemal'in ölümü hepimizi üzdü. Ama o, ölümüyle bile topluma mesaj verdi. Bir ve beraber olmamız için.
Umudumuzu sadece kendimiz için değil, çevremiz, komşularımız için de canlı tutmalıyız. Çevremizdeki ülkeler de insanlar çok acı çekiyor. Oralardan gelenler misafirlerimizdir. İyi davranalım ve yardımcı olalım onlara. Çocuklarımız, torunlarımız komşularımızla birlikte yaşayacaklar. Yazının başlığında söylediğim gibi, "Yaşam varsa umut da vardır".
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder