7 Aralık 2014 Pazar

Brandenburg Konçertolarının Öyküsünü Bilir misiniz?

Tarihin gelmiş geçmiş en büyük bestecisi olan Johann Sebastian Bach'ın müziği, konser salonlarının en çok çalınan eserlerinin başında gelmektedir. Barok müziğin doruğunda yer alan Bach, eserleriyle kendisinden sonra gelen birçok besteciyi etkilemiştir. Onun en sevilen eserlerinin başında Brandenburg Konçertoları gelmektedir. Milyonlarca insanın dinlemekten büyük zevk aldığı bu konçertolar o kadar ünlüdür ki, bazı rock topluluklarına bile esin kaynağı olmuştur. Bu konçertoların bestelenme öyküsü ilginç ve ibret vericidir. Şimdi bu öyküyü anlatacağım.

17. ve 18.Yüzyılda bestecilerin en büyük geçim kaynakları asilzadelerin şatolarında veya kiliselerin bünyesinde yer alarak, onlara hizmet etmekti. Bestecileri saraylarında besleyen asiller, onları malları gibi görür, birbirlerine hava atma unsuru olarak kullanırlardı. Bestecilerin saraydaki yerleri uşakların biraz önünde gelmekteydi.

İşte Bach, Leipzig'de kilise kantoru olmadan önce Köthen Prensi Leopold'un sarayında görevliydi. Aslında Leopold, müzik düşkünü bir prensti ve Bach'a gereken önemi veriyordu. Elindeki hazinenin farkındaydı. Dostlarına saray müzisyeninin ne denli olağanüstü bir kişi olduğunu kendisinin düzenlediği ve Bach'ın aktif olarak baş rolde olduğu konserlerde gösteriyordu. Yalnız bu konserler konuklarının her zaman ilgisini çekmiyor, dinler gibi görünerek içkilerini yudumluyor, kendi aralarında sohbet ediyorlardı.

O zamanlar ünlü bir kaplıca şehri olan Karlsbad'da Prens Leopold'un düzenlediği bir konserde herkes çene çalar, konserle ilgilenmezken, konuklar arasındaki Brandenburg şehrinin yöneticisi ve asilzadesi Christian Ludwig, Bach'ın yanına gelerek elini omzuna vuruyor, "Eline sağlık Eski Toprak," diyerek onu onurlandırıyor ve övücü sözler söylüyordu. Tüm konser boyunca övgüsünü esirgemeyen Christian Ludwig ciddi bir sanat koruyucusu ve müzik aşığı idi. Kendine has orkestrası yanında istediği zaman bestecilerden eser ısmarlamasını sağlayacak hatırı sayılır bir geliri vardı.

O yıllarda asiller adına bestelenen yapıtlar, besteciler için önemli bir gelir kaynağı idi. Çok çocuklu bir ailesi olan Bach, Köthen sarayından aldığı gelirle ancak kıt kanaat geçiniyordu. Brandenburg prensinin bu ilgisi ve söylediği övünç dolu sözler, Bach'ı hem sevindirmiş ve hem de umutlandırmıştı. Onun adına yapacağı bir bestenin prens tarafından hatırı sayılır bir şekilde ödüllendirileceğini düşündü. O zamanlar adı "Concerts pour Plusieurs Instruments" olan daha sonra Brandenburg Konçertoları olarak ünlenecek olan eserleri üzerinde çalışmaya koyuldu.

İki yıl sonra yani 24 Mart 1721 yılında bestelerini Brandenburg yöneticisi Christian Ludwig'un doğum günü için, oldukça alçakgönüllü bir şekilde yazdığı mektup eşliğinde bu prense gönderdi. Bu mektubu ibret olsun diye aşağıda olduğu gibi alıntılıyorum: 

Mösyö,

İki yıl önce Zatı Alinizin önünde çalmak onuruna eriştiğim zaman Tanrı'nın bana lütfettiği naçiz müzik yeteneklerime göstermiş olduğunuz yoğun ilgiyi yaşamış ve Zatı Alilerinin benim bazı kompozisyonlarımı kabul etme lütfunda bulunacağınızı anlamıştım. Yüce gönüllülüğünüzün eseri olan bu buyruğa uygun olarak çeşitli çalgılar için bestelenen bu konçertoları Zatı Alinize sunma cüretinde bulunuyor, bunları ince ve zarif ölçülerinizle yargılamamanızı, bunlarda yalnızca derin saygı ve itaat ifademi bulmanızı diliyorum. Sonuç olarak Mösyö, bana karşı nazik lütuflarınızı sürdürmenizi ve size hizmet hazzını duymak kadar arzuladığım başka bir şeyin bulunmadığından emin olmanızı en büyük saygılarımla arz ederim.

En büyük şevkle kendimi Zatı Alinizin en naçiz, en itaatli hizmetkarı addediyorum. 

Koethen, 24 Mart 1721                                                           Jean Sebastian Bach

İşte büyük Bach'ın yazdığı mektubu okuduğunuz zaman aklınıza ne gelir? Besteci bu acıklı ve alçakgönüllü mektubuyla prensten maddi bir yardım diliyor. Bu arzusunu satırların arasından çok rahat anlıyorsunuz. Buna karşılık prens ne yapıyor? Hiç bir şey! Cevap bile vermiyor. Üstelik bu büyük eserleri orkestrasında çaldırmıyor bile. Eserler kütüphanesinin değersiz eşyalarının olduğu bir bölüme konuyor. Brandenburg Prensinin 1734 yılındaki ölümünden sonra kütüphanede bulunulmasını istenmeyen eserlerle beraber yok pahasına satılıyor. Eserler birçok kez el değiştirdikten sonra Berlin'deki Kraliyet Kütüphanesinde yerini buluyor. Bestelendikten yaklaşık 130 yıl sonra, 1850 yılında günışığına çıkarılarak yayınlanıyor ve konserlerde çalınıyor. İşte o zamandan beri Brandenburg Konçertoları klasik müziğin en sevilen eserlerinin başında gelmektedirler.

İşte yaşamın cilvesine bakın. Yazar Kaufmann'ın dediği gibi, Brandenburg şehrinde birçok prens ve yönetici hükmetmiş. Ama o şehrin adına gerçek parlaklığı katan kişi, yoksul, alçakgönüllü, "naçiz ve itaatkar" bir hizmetkar, yani Johann Sebastian Bach olmuştur. İşte sanatçının ve sanatın gücü buradan gelmektedir.

Kaynak:

Batı Müziğinden Küçük öyküler. Yazar: Helen L.Kaufmann. Çeviren: M.Halim Spatar. Pencere Yayınları. Sayfa: 19-21. 2000


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder