21 Temmuz 2014 Pazartesi

İnsan Lekesi

Amerikan çağdaş yazarlarından Philip Roth'un ünlü romanı "İnsan Lekesi"nden bahsedeceğim bugün. "Pastoral Amerika" isimli romanıyla Pulitzer Ödülü alan Roth, yaşayan Amerikalı yazarlar arasında en çok tartışılan ve üretken yazarlarından birisi olarak sayılmakta. Öyküler, romanlar yazmış. En ünlü kitaplarından birisi de İnsan Lekesi.

Bu kitapta Roth, bir üniversite çevresinde gelişen ilişkiler çerçevesinde Amerikan toplumunun güzel bir eleştirisini yapıyor. Aslında verdiği mesajlar, içinde yaşadığı toplumu anlatması yanında, evrensel özellikleri ile de dikkati çekmekte. İşte Roth'un başarısı da burada zaten. Kitabı okuyan herkes, kendi toplumundan ve çevresinden bir parça bulabilir.

Kitap, kurmaca roman yazarı Nathan Zuckerman'ın ağzından anlatılıyor. Romanın kahramanı Coleman Silk isimli 71 yaşında bir üniversite profesörü. Kendisi Yahudi ve emekli bir klasik eserler profesörü. Ama aslında o bir zenci. Yalnız kaderin bir cilvesi olarak beyaza yakın bir renk ile doğduğu için, önceki hayatını silerek kendisini Yahudi olarak tanıtıyor. Güçlü, sarışın, heybetli, gerçek bir Amerikalı kadın ile evleniyor. Dört çocuğu oluyor. Üniversitede dekanlığa kadar yükseliyor ve devrim niteliğinde değişiklikler yapıyor. Ama sonradan saçma bir nedenle iki siyahi öğrencinin suçlamasıyla karşı karşıya kalarak emekli olmak zorunda kalıyor. Bu suçlama onun hayatını alt üst ediyor. Zenci düşmanı ve ırkçı olarak suçlanarak toplumdan dışlanıyor. Tüm çevresinden ve çocuklarından uzaklaşıyor. Bu arada eşini kaybediyor. Kendini toplumdan soyutlamış bir şekilde yaşarken, üniversitede hademe olarak çalışan yarı yaşındaki bir kadın olan Faunia ile ilişki kuruyor. Faunia romanın en önemli ikinci kişisi ve anlatılan birçok olay bu kadının çevresinde gelişiyor.

Yukarıda konuyu çok kısa anlattım. Roth, roman kahramanlarının ilişkileri ve yaşantıları çerçevesinde geriye dönüşler yaparak Amerikan toplumunun ve siyasal olayların ciddi bir eleştirisini yapıyor. Dili çok güzel, konuyu geliştirmesi ve sonuca vardırması olağanüstü. Sıkılmadan okuyorsunuz ve her defasında gelecek bölümü merakla bekliyorsunuz.

Kitap gerçek bir kültür hazinesi. Ustalıkla yerleştirilmiş bilgiler, okuyucunun ufkunu açıyor.

Kitapta bir çok simge var. En başında romana adını veren kimlik. Bir leke mi bu? Okuduğunuz zaman, insanın içinde yaşadığı toplumun ve dönemin ön yargılarına göre kimliğinin bir leke niteliğinde algılanabileceğini anlatıyor. Üstelik çıkarılması güç bir leke. Kurtulmaya çalışsanız bile tüm yaşantınızı etkileyebilecek bir özellik bu. Üstelik Coleman gibi bilgili, kültürlü, zeki, yakışıklı, insan ilişkileri güçlü bir insan, ancak kimliğini gizleyerek toplumda saygın bir yer edinebiliyor. Ama kaderin bir cilvesi olarak inkar ettiği kimliğine mensup kişilerin suçlaması ile toplum dışına itiliyor.

Kitapta Roth, toplumun bazı kesimlerini inceden inceye eleştiriyor. Roth, Yahudi asıllı bir yazar olmasına karşın, Yahudi toplumunu çok güzel eleştirmiş. Aynı zekice eleştirilerinden siyahi baskı grupları da nasiplerini alıyorlar. Amerikan toplumunun üstün gücü olarak lanse edilen Anglosakson kökenlileri de çok güzel eleştiriyor. Hele üniversite çevresindeki okumuş, yazmış, aydın geçinen kişilere yaptığı dokundurmalar çok güzel. Bu insanlar çok iyi bir eğitim almalarına karşın, en aşağı düşünce düzeyinden kurtaramıyorlar kendilerini. Şöyle bir düşünürseniz eğer, çevremizde ki birçok kişinin de aynı özellikleri taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Roth tüm bu eleştirileri yaparken, mantık temelini çok güzel kurmuş. Söylediklerine itiraz edemiyorsunuz.

Kitaptaki simgelerin önemli olduklarından bahsetmiştim. Yine 'karga' simgesi çok güzel anlatılmış. Hele karga ile Faunanın ilişkilerini anlattığı bölümler olağanüstü. Yine aklımda kalan bölümler arasında 'ahırdaki inekleri' anlatması, 'bir kızın yılanları beslemesi', 'buzun üzerinde balık avlama bölümü' sayılabilir. Kitapta çok düzeyli bir şekilde cinsellikte var. Ama hiç yadırgamıyorsunuz bu cinselliği. Fauinanın Colemanın önünde çıplak olarak yaptığı dansı anlatması bu anlamda en güzel bölümlerinden birisi. Okuyunca bana hak vereceksiniz.

Kitabın filmi de var. Başrollerinde Nicole Kidman ve Anthony Hopkins oynuyorlar. 2003 yapımı. Filmi de güzel ama bana sorarsanız kitabı tercih ederim.

Hepinize tavsiye ediyorum. Sıkılmadan okuyacağınız ve topluma bakış açınızı etkileyecek kitaplardan birisi. Tercümesi de çok güzel . Bu anlamda Suzan Aral Akçora'yı da kutlamak istiyorum.

Kaynak:

İnsan Lekesi. Yazar: Philip Roth. Çeviren: Suzan Aral Akçora. Ayrıntı Yayınları. 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder