29 Kasım 2013 Cuma

Biraz da Amerikan Müziği, Mavi Rapsodi ve Gershwin

Amerika Birleşik Devletleri deyince herkeste bir alerji başlar. Hemen bu süper devletin politik yönleri ön plana çıkarılır. Emperyalist amaçlı olarak dünya üzerinde kurmak istediği hegemonya tartışılır. Bu konularda yazılmış binlerce makale ve kitap var. Kuşkusuz önemli ve haklı temelleri vardır bu söylemlerin. Ama şurası unutulmamalıdır; ABD'de yaklaşık 320 milyon insan yaşamaktadır. Bu insanlar yiyorlar, içiyorlar, üretiyorlar, hastalanıyorlar, ölüyorlar. O zaman biraz da bu yönüne bakmak gerekir Amerikanın. Bu ülke Jack London'ları, John Steinbeck'leri, Ernest Hemingway'leri, Erskine Caldwell, Charlie Chapline gibi daha birçok önemli kültür, sanat ve bilim insanını yetiştirmiştir. Ama bunun yanında 1950'lerdeki o ünlü McCarthy'cilik döneminde yaptıkları komünist avı ile kültür ve sanatın üzerine büyük bir baskı uygulanmış, liberal aydınlar sindirilmeye, hapse atılmaya çalışılmıştır. İşte böyle çelişkilerle dolu bir ülkedir ABD.

Şimdi Amerikanın yetiştirdiği en önemli bestecilerden birisi olan George Gershwin ve onun ünlü eseri Mavi Rapsodi (Rapsody in Blue) hakkında birkaç cümle yazacağım. 

Gershwin New York'da Rus Yahudisi göçmeni olan bir ailenin ikinci çocuğu olarak 1898 yılında dünyaya geldi. Gershwin 10 yaşından sonra müzikle ilgilenmeye başlamıştır. Bir arkadaşının viyola resitalini dinlediği zaman çok etkilenmiş. O yıllarda ağabeyi Ira'da müziğe yetenekli bir gençti. Babası ağabeyi için ikinci el bir piyano almış. Gershwin ilk müzik deneyimlerini bu piyano ile yaşamıştır. Ders aldığı hocası ondaki büyük yeteneği görerek klasik müzik konusuna yönlendirmek ve konser virtüozu yapmak istemiş ama o tamamen başka bir yol seçmiştir. 

Gershwin 15 yaşında okulu bırakmış ve New York gece kulüplerinde piyano çalmaya başlamış. Bu arada ek gelir elde etmek için, müzik marketlerde piyano çalarak yeni çıkan şarkıların reklamını yapıyormuş. 3 yıl bu şekilde çalıştıktan sonra daha iyi para kazanmak ve kariyerini yükseltmek için, Broadway'e gitmiş. Öncelikle şarkıcılara prova yaparken piyano ile eşlik ederek geçimini sağlamaya çalışmış. Bu arada beste yapmaya başlamış. Bir süre sonra Broadway'de yavaş yavaş popüler şarkı bestecisi olarak tanınmaya başlamış. Yine o yıllarda müzikçi ve orkestra şefi Paul Whiteman'ın düzenlediği "Modern Müzikte Deney" başlıklı konser dizisi için caz unsurlarını içeren bir eser yazma siparişi almıştır. Üç haftada bu eserin piyano partisini hazırlayan Gershwin, seslendirmeden sonra birçok ünlü müzikçinin hayranlığını ve takdirini kazanmıştır. Bu eserden sonra adı ünlü besteciler arasında geçmeye başlamıştır. 

Gershwin çok meşhur eden en ünlü eseri "Mavi Rapsodi"dir (Rhapsody in Blue). Rapsodi, klasik müzikte serbest formlu, klasik kalıplara uymayan eserler verilen genel addır. Türkiye'nin ünlü Müzikologlarından İrkin Aktüze'ye göre adını zencilerin hüzünlü ezgilere verdikleri blues'dan aldığı öne sürülen bu rapsodi'ye, Gershwin'in ağabeyi, söz yazarı Ira Gershwin'in, Amerikalı empresyonist ressam James Whistler'in "Nocturn in Blue and Green" (Mavi ve Yeşil Noktürn) adlı tablosundan esinlenerek bu ismi verdiği de söylenir. Yine Aktüze'ye göre trenle Boston'a giderken vagonun raylarda çıkardığı seslerden ritmi ve temayı duyan besteci, notaları gözünün önünde canlandırmıştır. 

Mavi Rapsodiyi ik çaldırdığı zaman orkestrayı yöneten Paul Whiteman'ın hüngür hüngür ağladığı söylenir. Gershwin'in kendi sözlerine göre "Cazın, mutlaka bir dans ritmi yansıtması gerektiğine inananların yanlış düşündüğünü güçlü bir darbeyle ispat amacıyla yazdığı" bu eser, çeşitli tempo değişiklikleriyle gelişir ve parlak bir biçimde sona erer. Ravel, Stravinsky, Milhaud ve daha birçok besteciyi etkileyen bu eserin, iki piyano için düzenlemesi de yapılmıştır. Bu düzenlemeyi en iyi seslendirenler arasında ünlü Türk piyanistleri Güher ve Süher Pekinel kardeşlerde vardır. Pekinellerin hazırladığı CD'yi dinlediğim zaman çok beğenmiştim.

Gershwin'in diğer ünlü eserleri, "Pariste Bir Amerikalı", "Fa Major Piyano Konçertosu" ve "Porgy ve Bess Operası" sayılabilir. Bu operayı Gershwin "Folk Opera" olarak adlandırmıştır. Bu eseri bazı müzikçiler çok kompleks ve en iyi bilinen Gershwin eseri olarak yorumlamaları yanında, 20.yüzyıldaki Amerikan müziğinin en önemli eseri olarak nitelendirmektedirler. Zenci müziği ve zenci kültürünü yansıtan bu eser, Gershwin'in ölümünden sonra büyük ün kazanmıştır.

Başta da bahsettiğim gibi, 1950'lerdeki McCarthy ile başlayan cadı avı döneminde birçok Amerikalı ilerici ve liberal yazar gibi, Gershwin'de karalama kampanyalarından kurtulamamış, onu karalayan yazılar ve suçlamalar kaleme alınmıştır. Peki ne olmuştur?. McCarthy'cılık karanlık bir dönem olarak lanetle anılırken, Gershwin'in müziği hala popülerdir. gershwin ise büyük saygı ve sevgi ile anılmaktadır.  

Gershwin 1937'de şiddetli baş ağrıları çekmeye, kötü kokular hissetmeye başlamış. Beyinde kötü huylu tümör tanısı konulmuş, 11 Temmuz 1937'de daha 38 yaşında iken ameliyat sırasında vefat etmiştir. O da birçok müzikçi gibi genç yaşta hayatını kaybetmesine karşın, adını ölümsüzler listesine yazdırmıştır.

Şimdi Gershwin'in ünlü eseri Mavi Rapsodiyi New York manzaraları eşliğinde dinleyelim. Lütfen tıklayınız...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder