18 Kasım 2013 Pazartesi

Carl Orff'un İhaneti

Neredeyse adet haline geldi. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası hemen her sezon Carl Orff’un eseri olan Carmina Burana’yı programına alıyor. Yaptığım küçük bir araştırma sonucunda bu eserin tüm dünyada en çok sahnelendiği ülkelerden birisinin Türkiye olduğunu öğrendim. Müzik repertuvarında çok daha değerli eserler olmasına rağmen, Carmina Burana’ya olan bu ilgi beni çok şaşırttı.

1936-1937 yıllarında yazılan ve sahneye konan bu eserin dönemi Hitler faşizminin azgınlaştığı dönemlere rastlamaktadır. Bazı eleştirmenlere göre Hitleri yüceltmek için bestelendiği ileri sürülen bu eserin Türkiye’de bu kadar fazla benimsenmesinin nedenlerini düşündüm. Basit ve söze ağırlık veren bu eser, vurmalı çalgıların yoğun kullanılması nedeniyle izleyicilerin ilgisini çekiyor olabilir. Ancak benim aşağıda anlatacağım olaylar dizisi okunduğu zaman, Carl Orff’a bu kadar ilgi göstermek, faşizme karşı savaşan kişilerin kemiklerini sızlatmayacak mı?

Carl Orff’un önemli bir Hitler ve Nazi sempatizanı olduğunu birçok tarih kitabı yazmaktadır. Hitler ve şürekası bu besteciyi kendi kirli emellerini gizlemek için propaganda amacıyla kullanmış, Carl Orff’ta Nazi rejiminin nimetlerinden faydalanmak için bu rolü fazlasıyla benimsemiştir. Ancak Münih’te “Beyaz Gül” hareketindeki dolaylı rolü, Carl Orff’u tarihte mahkum etmiştir. Nedir bu Beyaz Gül hareketi? Anlatalım.

Bilindiği gibi Nazi rejimi iktidara geldikten sonra Almanya’da yoğun bir baskı politikası uygulamış, tüm muhalefeti sindirmiştir. Rejimin bu baskıdaki büyük silahı tarihin gelmiş geçmiş en acımasız polis örgütü olan Gestapo’dur. Ancak Gestaponun tüm baskı ve sindirme politikasına rağmen bazı yürekli kişiler ve örgütler Nazilere karşı eylemler düzenlemişlerdir. Münih’te üniversite çevrelerinde faaliyet gösteren Nazi karşıtı “Beyaz Gül” hareketi bu gruplardan birisidir. Nazilere karşı bildiri dağıtıp, duvarlara “Hitler, defol!” yazısı yazan bu grup, 19 Şubat 1943 tarihinde Münih’te bir öğrenci gösterisine önayak olmuştur. Bilindiği gibi o yıllarda bu tür eylemler büyük cesaret isterdi. Bu eylem sırasında birisi kız, birisi erkek iki kardeşi üniversitenin penceresinden bildiri atarken tanıyan Nazi partisi üyesi bir hademenin ihbarı sonucunda Gestapo “Beyaz Gül” hareketi üyelerini tutukladı. Yaptıkları sözde mahkeme sonucunda, tıp öğrencileri Christoph Probst, Hans Scholl, Alexander Schmorell, Willi Graf, felsefe öğrencisi Sophie Scholl idama mahkum oldu. Bu yürekli antifaşist kahramanlar kafaları kesilerek idam edildiler. Ayrıca felsefe profesörü Kurt Huber’de bu eylemler nedeniyle idama mahkum edildi. İşte Kurt Huber, Carl Orff’un çok yakın arkadaşıydı. Tabiri caizse kankasıydı.

Huber idama mahkum olunca karısı Carl Orff’a başvurarak yalvarmış. Naziler nezdinde ki itibarını kullanarak kocasını idamdan kurtarmaya çalışmıştır. Ancak Carl Orff, Huber ile olan yakınlığının ortaya çıkması nedeniyle tüm ayrıcalıklarını yitireceğinden çekinmiş ve bu isteği geri çevirmiştir. Kurt Huber’de başı kesilerek idam edilmiş.

Carl Orff’un günahı burada da bitmemiştir. Savaştan sonra yazarlık parasının kesileceği kaygısı ile “Beyaz Gül” örgütü üyesi ve Nazi karşıtı direnişçi olduğunu ileri sürmüştür. Ama bu durumun külliyen yalan olduğu birçok kaynak tarafından bildirilmiş ve foyası açığa çıkarılmıştır. Carl Orff yıllar sonra suçluluk duygusuyla ölmüş olan arkadaşı Huber’e açık mektup yazarak bağışlanmasını dileyecektir.

İşte Carmina Burana’nın bestecisi Carl Orff böyle bir adamdır. Bu eser her çaldığında “Beyaz Gül” hareketinin dördü tıp, birisi felsefe öğrencisi, birisi de profesör olan üyeleri aklıma gelir. İçimi bir hüzün kaplar ve hemen bu eseri dinlemekten uzaklaşırım. Temennim ülkemiz müzik çevrelerinin ve izleyicilerinin aynı duyarlılığı göstermeleri, faşizme karşı savaşta ölen bu kahraman özgürlük şehitleri için taziyede bulunmalarıdır.

Kaynaklar:

1. Gestapo (Doğuşu-Yükseliş ve Çöküşü). Jacgues Delarue, Asur Yayınları, İstanbul, 2011,
2. Carl Orff, Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, http://tr.wikipedia.org/wiki/Carl_Orff

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder