Kitapçılara uğradığınız zaman, Jane Austen'in kitaplarını her zaman üst sıralarda görürsünüz. İngiltere'de bu ünlü yazar için çok fazla etkinlik yapılır. Yaşadığı yerleri binlerce turist ziyaret eder. İngiltere'de çok iyi işleyen bir Jane Austen ekonomisi vardır. 2013 yılı onun ünlü eseri "Gurur ve Önyargı"nın ilk basılışının 200.yılı olduğu için büyük kutlamalar yapılmakta. Peki kimdir bu yazar, önemi nereden gelmektedir? Bu soruları yanıtlamak için, Jane Austen hakkında kısa bir derleme yaptım. İlginizi çekeceğine inanıyorum.
Jane Austen 1775-1817 yılları arasında yaşamış bir İngiliz yazarı. Hiç evlenmemiş. Bir papazın kızı. Ağırlıklı olarak taşrada yaşamış. Kendi küçük dünyasında yarattığı ve yazın dünyasına kazandırdığı eserleri, modern edebiyatın temel taşlarından sayılmakta. Her yıl eserleri birçok ülkede yeni baskılar ile piyasaya sürülmekte ve satılmaktadır. Bu ünü nasıl hak etmiştir? Şimdi Jane Austen'i anlatmadan önce, o zaman ki Dünya ve İngiltere'ye bir göz atalım.
Bildiğiniz gibi İngiltere küçük bir ada olmasına karşın, ilginç bir tarihi vardır. Bilime, teknolojiye, edebiyata, sanata katkıları yanında, siyasi ağırlığı ile de o yıllarda tam bir Dünya imparatorluğuna dönüşmüştür. 19.yüzyılda Kraliçe Viktorya döneminde "Topraklarında güneşin batmadığı devlet" olarak tanımlanırdı. İşte Jane Austen'in yaşadığı yıllar, yükselmekte olan Büyük Britanya İmparatorluğunun başlangıç yıllarıydı. İngiltere 16.Yüzyılda Hindistan'ı sömürgeleştirerek büyük bir servet ve sermaye birikimi yapmıştı. Ayrıca o yıllar "Birinci Sanayı Devriminin" hemen sonrasına geliyordu. Bu dönemde İngilterede büyük çalkantılar yaşanmıştır. Yine ünlü bir İngiliz yazarı olan Charles Dickens'ın kitapları bu çalkantılı dönemi çok iyi anlatır.
Peki İngiltere bu durumda iken, Dünya'da neler oluyordu. Tabi öncelikle İngiltere için olumsuz bir durum gerçekleşmişti. Amerikadaki sömürgelerini kaybetmiş, ABD bağımsız olmuştu. Avrupa ise hemen Fransız Devrimi sonrasını yaşıyordu. Bildiğiniz gibi oldukça çalkantılı bir dönemdi o yıllar. 19.Yüzyıl başında bir topçu binbaşısı olan Napolyon Bonapart Fransa'da iktidarı ele geçirdi. Hemen sonrasında tüm Avrupa'yı etkileyen Napolyon dönemi başladı. Bu dönemde Bonapart liderliğindeki Fransa Avrupa'nın önemli bir kısmını işgal etmiş, ancak Rusya'da ağır bir yenilgi aldıktan sonra Birinci Napolyon dönemi son bulmuştu. İkinci Napolyon dönemine ise İngiltere ve Prusya'nın ortaklığında Waterloo savaşı son vermiştir. Napolyon dönemi de Avrupa'daki kültür, sanat, ekonomi ve hukuk düzenini çok etkilemişti. Yani kısaca 19.yüzyıl çok önemli bir yüzyıldır.
Şimdi bu çalkantılı dönemler toplum hayatında ne gibi değişikliklere yol açmıştır. Öncelikle güçlü bir orta sınıf ortaya çıkmış, burjuvazi güçlenmiştir. Ama ne pahasına. Vahşi kapitalizmin kuralları uygulanarak, aşırı sömürü ile sermaye birikimi sağlanmıştır. Ama bunun yanında toplumcu düşünceler ve akımlarda gelişmiştir. Bu arada milliyetçilik akımları da güç kazanmış, ulus devletler ortaya çıkmıştır. Toplum düzeninde ilk defa sivil mahkemeler bu dönemde faaliyete başlamıştır. Yani burjuva hukukunun ve idari yapısının kuralları hayata geçirilmiştir.
İşte Jane Austen bu dönemde yaşamış ve eserlerini vermiştir. Austen iyi bir eğitim almıştır. Öncelikle eserlerini mektup şeklinde yazmış, daha sonra romana çevirmiştir. Peki romanlarının özelliği nedir? Öncelikle İngiliz Romantik döneminin zirvesinde bir yazardır. Ancak kendine özgü bir gerçekçiliği de vardır.
Austen'ın romanlarında ana karakterler genelde kadınlardır ve olaylar genellikle kadınların bakış açısından anlatılır. Kadın karakterler iyi evlilik yapmak amacındadırlar ve eserleri genellikle mutlu evlilik ile biter. Eserlerinde yükselmekte olan orta sınıfı ve toprak sahibi soyluları anlatır. Kitaplarında o dönemde yaşanan toplumsal olaylardan hiç bir iz yoktur. Sanki hiç yaşanmamıştır o olaylar. Yoksullar, çalışanlar, çocuklar yoktur kitaplarında. Savaşlarda yoktur. Tutku, heyecan, duygu da bulamazsınız. Peki diyeceksiniz, niye çok popüler bu kitaplar? İşte gücü buradan geliyor Austen'ın. Duygusuz ve yalın bir gerçekçilikle anlatıyor olayları. Dar bir çevrede yaşananları çok ayrıntılı anlatıyor. Diyalogları çok güçlü. Sivri dilli ve esprili ironik bir yazı şekli var.
Romanlarındaki kahramanlar sürekli değişim içinde. Bu durumda eserlerinin güçlü yanlarından birisi. Yükselen kapitalist burjuvaziyi ve yaşadıkları ortamı çok iyi anlatmış. Eserlerinde sınıf farklılıklarını çok güzel anlatıyor. Kişiler kendi sınıfından olanlar ile evleniyorlar. Genel kural bu.
Gelelim "Gurur ve Önyargı" isimli eserine. Austen'ın sağlığında üç kez basılmış. En önemli romanlarından birisi. Birçok filme ve diziye esin kaynağı olmuş. Halen de olmakta. Austen'in birçok romanı filme alınmıştır. Senaryo yazımına çok uygun eserler olduğu söylenir.
Kitaptaki kızlar sürekli evlenmek istiyorlar. Düzenli gelir ve sosyal statü elde etmek için koca bulmaları çok önemli. Bu kitaptan o yıllarda kadınların miras hakkı olmadığını öğrendim. Eğer bir kişi erkek evlat bırakmamış ise, malı mülkü en yakın erkek akrabaya kalıyor. Ne kadar ilginç değil mi? Eğer bir kız evlenemezse ya dadı veya öğretmen oluyor. O dönemde bu meslekler alt seviyede olarak kabul edilmekte. İngiliz mürebbiyelerin ünü buradan gelse gerek.
Kitaptaki Bayan Bennett edebiyatta ilk anne karakteri olarak yazılmış kişi olarak tanımlanıyor. Kitap ağırlıklı olarak Bayan Bennett'in kızı Elizabeth ile varlıklı ve soylu toprak sahibi Darcy arasındaki duygusal çatışmayı anlatıyor. Elizabeth'in ailesi taşralı ve soylu değil. Soyluluk ve servetten kaynaklanan "gurur" ile Elizabeth'in ailesinin soylu olmayışı karşısında beslediği "önyargı" romanın kahramanlarından Darcy'nin davranışını etkiler. Darcy karakteri ilginç bir karakterdir. Zengin oğlan, fakir kız geleneğinin ilk örneğidir bu. Bu tema daha sonra yüzlerce kitaba, filme ve diziye örnek olacaktır. İşte Jane Austen'e karşı ilginin hala çok yoğun olmasının nedenlerinden birisi budur. Ayrıca Elizabeth karakteride İngiliz edebiyatının en sevilen kadın karakterlerinden birisidir.
Kitabı okurken sıkılmazsınız. Diyaloglar ve espriler çok iyi. Ama yine de biz erkeklerden ziyade kadınlara göre bir kitap. Kadınlarımız alınmasınlar ama gerçekçi düşünmek gerekirse durum böyle. Diğer Austen romanlarınında kendilerine göre farklılıkları olmasına karşın, ana temalarının yukarıda anlattığım gibi olduğunu söylüyorlar. Ben başka kitabını okumadım ama okuyan kadın dostlarımız memnun kalmışlar. Yine de benim ilgi alanımı çok çekmiyor. Daha gerçekçi ve toplumsal olaylara duyarlı kitapları tercih ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder