21 Nisan 2015 Salı

Bestecinin Hezeyanından Doğan Büyük Eser "Fantastik Senfoni"

Vahşi ve yürekten gülen, aynı zamanda soğuk ve itici biri. Hep yere bakan antipatik bir kişilik. Çok kültürlü. Şöyle bir sözü var, "Müzikte tek bir Tanrı var; Bach, Mandelssohn ise onun havarisi".  Ama bu kadar övdüğü Mandelssohn ise onun için ne demiş? "Beni hasta ediyor, çünkü  o kadar kültürlü bir insan olmasına karşın, o kadar da kötü besteliyor". Mandelssohn haklı mı? Bence değil. Kimden bahsediyorum biliyor musunuz? Hector Berlioz. 1803-1869 yılları arasında yaşayan ünlü Fransız bestecisi.

Birçok eseri var Berlioz'un. Ama en ünlüsü "Fantastik Senfoni"dir. Bestecinin yaşamından bir bölümü anlatır.

Kadınları sever Berlioz. Hep onların peşinde gider. İşte bu senfoniyi de İrlandalı Shakespeare oyuncusu Harriet Smithson'a karşı duyduğu büyük aşktan esinlenerek yazmıştır. İlk önemli program müziği ve beş bölümlü olması itibariyle müzik tarihinde özel bir yeri vardır bu senfoninin. İdealindeki kadına rastlayan, hayal gücü çok zengin bir sanatçıyı anlatır bu eserinde. İrkin Aktüze'den alıntılayarak inceleyelim bu eseri.

Birinci bölüm "Hayaller, Tutkular" başlığını taşır. Genç bestecinin hayalinde sevgilinin yüzü belirir. Tutkulu ve ateşli bir tavırla tema gelişir ve tüm orkestra tarafından parlak biçimde sunulur. Tutkulu yan temalarla acılar, korkular ve kıskançlıklar anlatılır. Hani derler ya, "20 yaş bir genç kızın gülüşüne ömür verilen yaştır". Kendisi çok genç olmasa da aşkın en derinini yaşamaktadır. Hadi gelin bu bölümden bir parça dinleyelim. Tıklayınız...

İkinci Bölüm "Vals" başlığını taşır. Canlı bir girişten sonra zarif bir vals belirir. Müzikçi baloya gider. En neşelendiği anda sevgilisini anımsatan bir motif belirir ve huzuru kaçar.  Bu bölümde çok zarif bir orkestrasyon vardır. Dinleyelim...

Üçüncü Bölüm "Kır Sahnesi" başlığını taşır. Besteci kırda sevgilisini düşünür. Ruhunda fırtınalar esmektedir. Bazen sakin akan bir melodi duyarsınız. Arada tutkulu bir orkestrasyon duyulur. Acaba sevgilisi ona sadık mıdır? Karmaşık duygular içerisindedir. Eserin sonuna doğru güneş batmış, yalnızlık ve sessizlik hakim olmuştur. Tıklayınız...

Dördüncü Bölüm "Darağacına Yürüyüş" başlığını taşır. Aşkına cevap bulamadığı için zehir içerek derin bir uykuya dalmıştır. Rüyasında sevgilisini öldürdüğünü kendisini de ölüme mahkum edilmiş, asılmaya götürülmekte olarak görür. Tuhaf ve vahşi bir marş eşliğinde idam sehpasına yürümektedir. Bu marş eşliğinde sinirli bir kütlenin bağırışını duyarsınız. En son orkestranın güçlü darbesiyle düşen giyotinin ölümü getirişi ustalıkla yansıtılmıştır. İçiniz titreyecek dinlerken...

Beşinci Bölüm "Bir Sabat Gecesi Rüyası" başlığını taşır. Garip tınılar, inlemeler, insanın içine işleyen kahkahalar, uzaktan duyulan çığlıklar müzikçiyi çevrelemiş, cadılar ve korkunç şekiller etrafını sarmıştır. Adeta cehennemdedir. İğrenç ruhlar, canavarlar, korkular her şeye egemendir. Sabit fikir bozulmuş haliyle iğrenç bir dansa dönüşmüştür. Hayatta iken sevgilisi olan kadın, cadıların gecesine gelmiş, diğerleri tarafından neşeyle karşılanmıştır. Bu şekilde giden bölüm, çılgın bir yükselişle orkestranın bütün olanaklarını değerlendiren bir finalle sona erer. Hadi dinleyelim...

Fantastik senfoni halen birçok orkestranın repertuvarında yer almakta ve zevkle dinlenmektedir. Peki Berlioz, adına bu güzel eseri bestelediği sevgilisine kavuşmuş mu? Evet, sevgilisi ile evlenmiş ama bu evlilik tam bir hayal kırıklığı ve cehennem azabı olmuştur. Belki de bu durum Berlioz'un kişiliğinden kaynaklanmaktadır. Ama ne olursa olsun, bir kadına duyduğu tutkulu aşk, duygularının bir volkan gibi patlamasına ve Fantastik Senfoniyi yaratmasına yol açmıştır.

Kadınlar, ah kadınlar! Uğurlarına savaşların yapıldığı, büyük eserlerin bestelendiği, heykellerin ve resimlerin yapıldığı kadınlar. Ciltler dolusu yazı kaleme alınsa bile tam anlatılamazlar. Eğer kadınlar yönetseydi dünyayı, savaşlar daha az olurdu. Daha yaşanılır olurdu bu yaşlı dünya.

Fantastik Senfoni gerici hanedana karşı isyanın başladığı ve halkın devrimi savunduğu günlerde, 1830 yılında bestelenmiştir. Sevgiliyi, aşkı anlatmasına karşın, formu itibariyle devrimci bir eserdir.

Ülkemiz önemli bir seçim yaşayacak. Bu seçimde kadın adaylar çok. Gönül ister ki parlamentoya çok sayıda kadın girsin. İnanın o zaman çok daha güzel bir meclis ve siyaset olacak. Güzel ülkemize aydınlık ve barış dolu günlerin gelmesinde kadınlarımızın çok önemli bir katkısı olacaktır.

Kaynak:

Müziği Okumak. İrkin Aktüze. Cilt-1, Pan Yayıncılık 2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder