Zamanımız tam bir iletişim çağı. Akşam haberlerinde izledim. Bizim merkez bankamızın aldığı kararlar, tüm dünyadaki finans piyasalarında dalgalanmaya yol açmış. Eskiden toplumlar çok izoleydi. Bir ülkede olan olay, anında değil dünyayı etkileyecek, komşularına bile tesir etmezdi. Yine ülkemizdeki gezi direnişi, birçok ülkeyi etkilemiş, örnek olmuş, daha iyi yaşam için kitleler ayaklanmıştır.
Amil Malouf'dan devam edelim. Yazar aynen şöyle diyor; "Aslında bizler çağdaşlarımıza, atalarımıza olduğundan çok daha fazla yakınız. Size Prag, Seul ya da San Francisco sokaklarında rasgele çevirdiğim biriyle, kendi büyük-büyükbabamla olduğundan çok daha fazla ortak şeyim olduğunu söylesem, abartmış mı olurum? Sadece dış görünüşte, kıyafette, hal ve tavırda değil, sadece yaşam biçiminde değil, işte, konutta, etrafımızı saran aletlerde değil, ama ahlak kavramlarında, düşünme alışkanlıklarında da".
Yazar inançlarda da belirgin bir benzerlik olduğunu söylüyor. Özellikle cehennem kavramında. Artık yüzlerce yıl önce söylenen insanları ateşe atan iblis hikayelerine artık kimse inanmıyor. Tabi bazı fanatikler hariç olmak üzere şimdinin sıradan inanan insanları için, geçmişin birçok kavramının eskide kaldığını söylüyor. Gerçekten de inançlı bir insan dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir din mensubu ile konuşsa birçok ortak nokta bulabilir. Eğer diyor yazar, "Bugünkü davranışlarımız ile atalarımızın arasında yaşasaydık, zındıklık, zina, sapkınlık, ya da büyücülükten bizi sokakta taşlarlardı.
Bu kadar özdeşleşen ve homojenleşen Dünya'da ayrılıklar ve kavgalar niye? Teknoloji bizi tüm dünyadaki insanlar ile yakınlaştıran araçları verdi. Çocuklarımız bu yakınlaşmayı çok daha fazla duyuyor ve önemsiyorlar. Peki niye biz onları geçmişin bazı saçma sapan kavramlarının içine çekerek birbirlerine düşman ediyoruz? Niye savaştırıyoruz onları? Yetmedi mi 20. yüzyılda dökülen kanlar?
Yine Malouf'dan alıntılayalım; "Doğrusunu söylemek gerekirse, farklılıklarımızı büyük bir hırsla vurguluyorsak, bunun nedeni açıkça gitgide daha az farklı hale gelmemizdir. Çünkü çatışmalarımıza, çok eskilere dayanan düşmanlıklarımıza rağmen, her geçen gün farklılıklarımızı biraz daha azaltıyor ve benzerliklerimizi biraz daha çoğaltıyor".
Bizim ülkemizde hep söylenir, "Türk'ün Türkten başka dostu yoktur". Veya komplo teorileri üretiriz sürekli. Çevremiz düşmanla çevrili, bizi işgal edecekler, bölecekler diye. Acaba bu korkularımız, çevremizdekiler ile giderek daha çok benzeşmemizden mi kaynaklanıyor? Artık ırkçı söylemler ile çocuklarımızın kafasına düşmanlık tohumları ekmemize gerek yok. İnsanlar arasındaki benzerlikleri vurgulamamız, dostluğu ön plana çıkarmamız lazım. Ne demiş Heredot, "Barış zamanı oğullar babalarını, savaşta babalar oğullarını gömer".
Son söz olarak, barış dolu günlerin ülkemize ve dünyayı gelmesini dilemek ve mücadele etmekten vazgeçmememiz gerekmektedir.
Kaynak:
Amil Malouf. Ölümcül Kimlikler YKY yayınları. İstanbul 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder