Emile Zola'nın ünlü eseri Germinal'dan aldım bu cümleyi. Yine kitaptan devam edelim; "...Toprak ananın verimli bağrından yaşam fışkırıyor, tomurcuklar çatlayıp yeşil yaprak halini alıyor, tarlalar başvermek için sabırsızlanan tohumların itişiyle ürperiyordu. Tohumlar şişiyor, çatlıyor, ısıya ve ışığa kavuşmak üzere toprağı yarıp dışarı fırlıyordu. Özsuyu büyük bir coşkunluk içinde hışır hışır yükseliyor, çatlayan tomurcukların sesi yeryüzünü kaplayan bitmez tükenmez bir öpücük halinde uzayıp gidiyordu...". "...İnsan bitiyordu topraktan, gelecek yüzyılda ürün vermek üzere yavaş yavaş filizlenen, pek yakında yerküreyi sarsarak başverecek olan...".
Yaklaşık 140 yıl önce yazılmış bu ünlü eser, sanki geleceğin habercisi. Sınıf mücadelesini gerçekçi ve keskin bir şekilde anlatan bu kitap, kendisinden sonra gelen birçok yazarı etkilemiştir. Gerçekten de 20.yüzyıl çok acılı bir yüzyıl olmuştur. Sınıf mücadelesi daha da keskinleşmiş, büyük savaşlar ve kırımlar görülmüş, ama kitlelerin mücadelesi hiç bitmemiştir daha iyi bir yaşama sahip olmak için. Bu mücadeleler birçok kazanımları da beraberinde getirmiştir. Özellikle demokratik hak ve özgürlükler anlamında. Yaşam standardındaki yükselmenin, gelişmenin ve kalkınmanın vazgeçilmez bileşenidir özgürlükler. Bu özgürlükleri kısıtlamaya kalkan birçok yönetim ve kişi tarihin çöp tenekesine atılmıştır. Önemli bir kısmı hiç hatırlanmamakta, bir kısmı ise lanetle anılmaktadır.
Bizim yaşımız geçti, ama gençlerimiz var. Topraktaki bir tohum gibi besleyip yetiştirdiğimiz gençler. Onların kuşağı daha küresel, daha dünyaya açıklar. İnternet çağının çocuklarıdır onlar. İletişimin öneminin bizden daha çok farkındalar. Düşünceyi ifade etmenin, yaymanın önüne sınır koyamazsınız. Bu evrensel bir haktır. En önemli insan hakkıdır ifade özgürlüğü. Kalkınmanın da en önemli göstergesidir düşünce üretmek ve yaymak. Gençlerimiz başkalarının sandığının aksine çok duyarlıdırlar ülkemize ve insan haklarına. Güveniyorum gençlerimize. Yeryüzünü sarsacak gerçek güç onlardır.
Dikkat ediyor musunuz, günün kargaşası içinde felsefeden ne kadar uzaklaşıyoruz. Ne kadar da doğal geliyor kısır tartışmalar bize. Bir incir çekirdeğini doldurmayan konular ile uğraşıyor insanlar. Emile Zola'nın Dreyfus davası için yazdığı ünlü makalenin başlığı neydi, hatırlatayım: "J'Accuse...!". Türkçesi "Suçluyorum...!". Bu ünlü mektubu ile Fransayı yerinden oynatmıştır Zola. Eşitlik, özgürlük ve insan haklarının en önemli belgelerindendir bu mektup.
Germinal'ı okumanızı tavsiye edeceğim. Sürükleyici bir dil ile yazılmış bu kitaba başladığınız zaman hiç bırakamazsınız. Bitirdiğiniz zaman uzun zaman tesirinden kurtulamazsınız bu kitabın. Geçmişte okumuş olanlarında tekrar okumalarında fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder