6 Mart 2018 Salı

Köpek Sevgisi

Bizim evin yanında büyük bir park var, orası özgür dolaşan sokak köpekleriyle dolu. Dün, bütün gün onlarla beraberdim, biraz sohbet ettim köpeklerle. Hayat hikâyelerini sordum, önemli bir kısmı sahipleri tarafından terk edilmiş köpeklerdi. Hepsini şöyle bir süzdüm, “Neden?” diye sordum. İçlerinden en ufaklarından birisi, çelimsiz ama çok sevimli olanı cevap verdi, “Bakamadıklarını söylediler, halbuki durumları çok iyiydi,” dedi. “Haylaz bir çocukları vardı, onu yola getirmek ve oyalamak için almışlardı beni, ama çocuk hevesini alınca, kıçıma tekmeyi vurup sokağa attılar.”

Güzel gözlü sevimli köpeğin başını hafifçe okşadım, “Peki şimdi hayatından memnun musun?” diye sordum.
Şöyle bir düşündü, çevresinde bizi dikkatle dinleyen arkadaşlarına baktı, “Önceleri çok sıkıntı çektim,” dedi. Ardından köpekleri başıyla işaret ederek, “Arkadaşlarım sayesinde bu hayata intibak ettim, aramızda müthiş bir dayanışma var, her sorunu birlikte çözüyoruz.”
“Peki, eski sahiplerin gelip seni tekrar götürseler, ne yapardın?” diye sordum.
Bana korku dolu gözlerle şöyle bir baktı, bir adım geriye gitti, “Hayır, asla!” dedi. “Beni o apartman dairesine kimse sokamaz. Tam bir hapishane hayatıydı orası, burada özgürce dolaşıyorum, istediğim gibi koşuyor, oynuyorum. O evin çocuklarının işkencelerinden bıkmıştım. Karı koca kavga ederler, hınçlarını benden alırlardı. Ne dışarı çıkarırlar, ne de yemek verirlerdi. Hele aralarında konuşup beni kısırlaştırmak için veterinere götüreceklerini duyunca, çok korktum. Ben dişi köpekleri çok severim, burada da bir sevgilim var, birlikte çok mutluyuz,” dedi. Sonra kendisinden en az bir karış daha büyük, iri yarı bir dişi köpeğe seslendi, “Değil mi sevgilim, sen de beni seviyorsun?”. Diğer köpek eğildi, bizim köpeğin dudaklarına bir öpücük kondurdu, “Evet aşkım, hem de çok fazla,” diye cevap verdi.
Hemen aralarından bir süs köpeği atıldı, “Hele benim ne çektiğimi bir bilseniz, şaşarsınız. Sürekli genetiğimle oynayarak, beni köpeklikten çıkardılar, devamlı kendilerine benzetmeye çalıştılar. Yarışmaları dolaşmaktan bıkmıştım,” dedi. 
Bu seferde hafif topallayan, üzeri kesi ve dikiş izleriyle dolu bir köpek yanaştı, “Ben,” dedi, “bir deney köpeğiydim, bana çok işkence yaptılar, hem de insanların en akıllıları, bilim insanları, doktorlar, ilaç firmaları. Olacak iş mi bu, zor kaçtım onlardan. Hala işkence ile ölen arkadaşlarımın çığlıkları kulaklarımdan gitmiyor.”
O anda ortamıza ters parende atarak bir köpek sıçradı, “Sizinkiler bir şey mi, bir de beni dinleyin bakalım. Ben sirklerdeki akrobat köpeklerdendim. Eğer bir hareketi yapamazsam, hem dayak yer, hem de aç bırakılırdım. Çok zor günlerdi sirkteki hayatım. Ama en çok o koca fillere acırdım, bakıcıları onları sürekli sivri demirlerle dürter, canlarını acıtırlardı. Onların gözlerindeki yaşları gördükçe, hepimizin içi sızlardı.”
Tam o sırada parktan gelen bir sesle hepimiz o tarafa döndük. Üzerinde pahalı bir kot pantolon, ipek bluz olan orta yaşlı, bakımlı, güzel bir hanımefendi küçük köpeğinin önüne mama tabağını koymuş, başını okşayarak yediriyordu. Yanlarına on üç, on dört yaşlarında sıska mı sıska, zayıf mı zayıf bir Suriyeli çocuk yanaştı. Çocuk kesik kesik öksürüyordu, bozuk Türkçesiyle, “Abla, bana biraz para ver, çok açım, ekmek alacağım,” dedi.
Kadın, Suriyeli çocuğu görünce suratı asıldı, tiksinti dolu bir bakış atarak, “Utanmıyor musun dilenmeye, bak kocaman adam olmuşsun, git çalışsana,” diye azarladı çocuğu.
“Abla, vallahi çalışıyordum,” diye cevap verdi öksürükler arasında konuşarak. Kadının giydiği markalı kot pantolonu işaret etti, “Atölyede senin şu pantolonun taşlamasını yapıyordum, onun dumanlarından ciğerlerim hasta olunca işten attılar beni, çok açım,” dedi. Köpeğin mamasını göstererek, “Hiç olmazsa şundan biraz ver,” diye ekledi ve bir kaç adım yürüdü. Kadın hemen sert bir sesle uyardı, "Dur gelme! O pis suratınla çocuğumu ürküteceksin, yemeden, içmeden kesilecek!"
Parktaki dostlarımla birlikte sessiz bir şekilde bu konuşmayı izliyorduk. Kadının evcil köpeği başını mamadan kaldırdı, bir Suriyeli çocuğa, bir bize baktı. Sonra kafasını eğdi, burnuyla mama kabını çocuğa doğru itmeye başladı.
Köpek dostlarımla birbirimize bakıştık, hepimiz için ibret veren bir olaya şahit olmuştuk. Bu güzel sohbet için hepsine teşekkür ederek evimin yolunu tuttum. Apartmanın önünde giriş katında oturan yaşlı teyzeye rastladım. Elinde iki büyük poşet ve yanında köpeği vardı. Selam verdikten sonra gülümseyerek, "Nasılsınız teyzeciğim?" dedim. Köpeği göstererek, "Bakıyorum sadık dostunuzla birlikte yürüyüşe çıkmışsınız".
Kadın suratını astı, "Genç adam seni tenzih ederim," dedi. 
Birden şaşırdım, "Sizi üzdüysem özür dilerim," dedim.
Yaşlı kadın bu sözüm üzerine tatlı bir şekilde gülümseyerek, "Bak, bir daha sadık kelimesini kullanma, dostlar zaten birbirine sadık olur," dedi. Köpeğin başını okşayarak, "O benim dostum, hem de en iyi dostum," diye ekledi. "Sana anlatayım, bu köpek çok küçüktü, sokakta buldum onu. Annelerine otomobil çarpmış, iki kardeşiyle beraber ölmüş annelerinin memelerini çekiştirip duruyorlardı. Oradan aldım, evime getirdim, besledim, büyüttüm. Yakın iki dost olduk, ama o da benim hayatımı kurtardı."
"Nasıl?" diye sordum.
"Yazlıkta düşüp, kalçamı kırmıştım, yerimden kalkamıyordum, çevrede de yardıma gelecek kimse yoktu. Daha önce böyle bir durumla karşılaşırsak diye kızım telefonun tuşlarına basmayı öğretmişti. Dostum öğretildiği gibi yaparak tuşlara bastı, havlayarak kızıma haber verdi, o da 112'yi aradı, beni alıp hastaneye kaldırdılar." 
İçimden “işte dost dediğin böyle olur,” deyip eğildim, köpeğin çene altını okşadım, başımı kaldırarak, "Diğer kardeşleri ne oldu peki?" diye sordum.
"Birisi kör bir adama yardım ediyor, onlarda çok iyi dost. Diğeri de arama kurtarma köpeği olarak iş buldu, çalışıyor, birçok hayat kurtarıyor." 
Elindeki poşetleri göstererek, "Yardıma ihtiyacınız var mı?" diye sordum.
"Sağ ol evladım, fazla ağır değil, dostumla beraber komşularımızdan topladığımız yiyecekleri parktaki dostlarımıza götüreceğiz. Onlarla oynamayı seviyor benim küçüğüm," dedi. 
Karmaşık duygularla eve çıktım, müzik setini açarak Camille Saint-Saens’ın Hayvanlar Karnavalını dinlemek için sete koydum. Hadi gelin güzel ve eğlenceli olan bu eseri hep beraber dinleyelim. Lütfen tıklayınız....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder